Beethoven’ın Aşkı
Bazı müzikler vardır, dinlerken adeta resim çizdirir dinleyicisine. Kimisi klasik müzik niteliğindedir kimisi ninni… Eğer hayatınıza müziği aldıysanız, her notada gizli bulunan bazı duyguları tatmaktasınızdır. Biraz derinleşmek gerekirse, klasik müzik dünyamıza gelin bir bakalım.
Beethoven’dan konuşalım biraz. Tam adı Ludwig van Beethoven olan eşsiz insandan bahsetmek isterim. Besteci kimliğine ek olarak insanın yüreğine nüfuz etmekle meşgul etmiştir kendisini şaheserleriyle. Binlerce yıldız, sesin ortaya çıkışından beri varolmuş müzik dünyasına dönüm noktası dedirtecek damgalarıyla anarız kendisini. Fakat nasıl başardığının öyküsü biraz “vay be” dedirtecek cinsten. Genç yaşında işitme yetisini kaybetse de müziğe olan tutkusunun yitip gitmesine izin vermeyen Beethoven, dönemin geleneksel kalıplarını da yıkarak “Beşinci Senfoni” gibi eserlere imza atmıştır. Keder, umut, hüzün çizgileri arasında sanat yolunu çizen Beethoven, Guicciardi adlı öğrencisine ithaf ettiği bir sonat besteler. Bu öğrencisi ile arasındaki aşkı tanımlayamayan sanatçı, kendisini ancak notaların anlatacağına kanaat getirir ve geçer piyanosunun başına, “Ay Işığı Sonatı”nı besteler.
Aşkın, müziğin, umudun ve hüznün resmini piyanoda çizen bu değerli sanatçı, hayatına rağmen sevdiğine tutulmuştur: müziğine. Ve bu sevgilisiyle de yaşamı eşsiz bir beste gibi sonlanmıştır.